Saturday, October 28, 2023

Amaçlı İş Üzerine Düşünceler

 Amaçlı İş Üzerine Düşünceler1

Theodore John Kaczynski

Daha önce notlarımda, modern insanın hayal kırıklığına ve duygusal problemlere bu kadar teşne olmasının sebebinin teknolojik toplumda evrimin onu adapte ettiği yaşama, yani avcı-toplayıcı yaşama kıyasla oldukça anormal bir hayat tarzına sahip olması olduğunu söylemiştim. Hala aynı fikirdeyim. Fakat bunu böyle söylemek modern toplumdaki hangi faktörlerin psikolojik sorunların en önemli kaynağı olduğu sorusunu hala açık bırakmaktadır. İki temel problemin, A) hayatta gerçek bir amaca sahip olmamak ve B) şahsi otonomiye sahip olmamak olduğu sonucuna vardım. Modern toplumda tatmin olmayan insanların çoğu için en önemli faktörün, uzak bir farkla, amaç yoksunluğu olduğunu düşünüyorum. Benim de dahil olduğum bazı bireyler içinse şahsi otonomiye sahip olmamak daha önemlidir. (Ancak bu iki problem birbirinden tamamıyla bağımsız değildir.)

Burada tartıştığımız konu amaç problemidir. Takip eden satırlarda kanıtlanmamış bir takım ifadelerde bulunacağım. Bu ifadelerin mutlak bir kesinlikle doğru olduğunu söyleyemem. Fakat yorucu olmamak adına kanıtlanmayan ifadeler için kullandığım “fikrimce,” “bence,” gibi kelimeleri kullanmayacağım. Ayrıca takip eden tartışma öncelikle erkekler ile ilgilidir. Bu tartışmanın kadınlara ne ölçüde uygulanabileceği konusunda emin değilim.

İnsanların çoğunun (kişiden kişiye az ya da çok değişmekle birlikte) tatmin edici bir hayat sürebilmek için amacı olan bir çaba içinde olması gerekir. Amaç kelimesine dikkat edin. Kişinin yaptığı şeyin basit bir oyun olmadığını hissetmesi gerekir. Bulmaca çözmek, örneğin, belirli bir çaba gerektirir, fakat tatmin edici bir hayatın temeli olamaz çünkü bulmaca çözmenin dışsal bir hedefi yoktur. Kişi yalnızca bir şey yapmış olmak için bulmaca çözer. Aynı şey oyunlar ve genel olarak eğlence için de geçerlidir. İhtiyaç duyulan şey, makul düzeyde çaba ve disiplin gerektiren, amacı olan bir iştir.

Modern toplumdaki insanların çoğu için (aşağı yukarı normal olan fakat zorunlu olarak tatmin edici bir hayat sürmeyen insanlar) duygusal problemlerin çoğunun rahatsız edici olmasının sebebi bu insanların gerçek bir amaca sahip olmamalarından kaynaklanmaktadır. Bir amaca sahip olan ve bu amaca ulaşmak konusunda başarılı olduğunu hisseden bir kişinin morali yüksektir ve kişinin morali yüksekse zorluklara (fiziksel ya da psikolojik) katlanmak kolaydır. Bir kişinin işleri iyi gidiyorsa ve kişi bu işin değerli olduğuna inanıyorsa suçluluk duyguları, cinsel problemleri ya da karısı ile ilgili problemleri kendisi için o kadar önemli olmayacaktır. Bu hislere, diğer zorluklarla birlikte gönül rahatlığı ile katlanacaktır. Fakat amacı olmayan bir insanın morali düşük olacaktır ve hayatında bir boşluk olacaktır. Problemleri üzerinde düşünüp duracaktır ve yüksek bir morale sahip olan insan için önemli gözükmeyen problemler bu kişiyi ciddi manada rahatsız edecektir.

Avcı-toplayıcı yaşam tarzında, işi motive eden en önemli amaç yaşamın zorunlu ihtiyaçlarını ve bazı minimum düzeydeki konforları temin etmektir. Özellikle gıda. Bu yaşam tarzını bilmeyen insanlar bu hayatı kötü (zavallı) bir hayat olarak görürler ve bu görüş için takip eden fikirleri öne sürerler: a) avcı-toplayıcıların işi monotondur; b) bu iş zeka gerektirmez; c) işin amacı tamamıyla maddidir ve bu sebeple “yüksek değerler”den mahrumdur ve tatmin edici değildir; d) işin sonucu elde edilenler (elde edilen gıda miktarı vb.) oldukça az miktardadır, bu sebeple avcı işini cesaret kırıcı olarak görmektedir; e) avcı günlük yaşamaktadır ve uzun vadeli bir amaca sahip değildir.

Uzun süre geçimlik seviyede yaşamının verdiği şahsi tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki, bu argümanlar avcı yaşamının psikolojisini tamamıyla yanlış anlamaktan kaynaklanmaktadır. Burada asıl amacım avcı-toplayıcılığı bir yaşam biçimi olarak savunmak değildir. Ancak yukarıda a’dan e’ye kadar verilen argümanları birer birer tartışacağım çünkü bu tartışma, ilkel yaşamdaki iş ve modern dünyadaki iş arasındaki farkları ortaya sermemize olanak sağlayacak.

a) “Avcı-toplayıcıların işi monotondur.” Avcılığın kendisi tipik olarak monoton değildir (ancak bazı koşullarda monoton olabilir) ve belirli bir yerde sabit olarak çalışmaktansa doğa içerisinde hareketli olmayı gerektirir. Öte yandan, bazı avcıların işi gerçekten monotondur (meyve toplamak, kökleri kazmak, hayvan derilerini yumuşatmak gibi). Monotonluk ideal bir durum değildir, fakat (ona alışkın olan birisi için) monotonluk işin değerini ortadan kaldırmaz ya da işi tatmin edici olmaktan çıkarmaz.

Ormana ilk geldiğim günlerde kulübeme odun çekme ve odunları ateş yakmak için kesme işini monotonluğu yüzünden can sıkıcı bulmuştum. Ancak bu işe alıştım ve ormandaki hayat tarzından aldığım tatmine gerçek bir katkı yaptığını düşünüyorum. Bu, işi yaparken zevk aldığım anlamına gelmiyor. Ancak iş monoton olsa da, bir amacı olduğu için beni sıkmıyor. Ve çok sayıda odun kesmek bana belirli bir başarı duygusu veriyor—yeteneğim konusunda bir gurur DEĞİL (sakat olmayan herkes odun kesebilir), fakat işe yarayan bir şey yapığım hissi. “İşe yarayan” dediğimde soyut bir takım felsefi nosyonlardan ya da benzeri saçmalıklardan bahsetmiyorum. Bu işi bitirmek buna değiyor ve işi yarıyor çünkü kış için yakacak bir şeye sahip olmanın tek yolu bu. Yüksek miktarda paraya sahip olsaydım ve tutumlu olmak zorunda olmasaydım, kendi odunumu kendim kesmezdim. Bunun bir anlamı olmazdı. Buna ihtiyaç olmadığı halde odun kesmek herhangi bir tatmin duygusu vermezdi. Yani, zengin olsaydım, bu tarz amacı olan bir işin verdiği tatmin duygusunu kaçırmış olurdum.

Bunu matematik hakkındaki hislerimle karşılaştırmama izin verin. Matematikte herhangi bir pratik uygulaması olmayan problemler çözdüm. Pratik uygulamaları olsaydı da bir şey fark etmeyecekti. Herhangi bir mühendislik firması teorilerimi belirli bir amaç için kullansaydı dahi, bu teorilerin şahsi olarak bana, aileme ya da arkadaşlarıma bir faydası olmayacaktı.

Matematiksel araştırma farklı yönleri olan ilginç bir işti. Heyecan vericiydi. Bazı problemler entelektüel yetilerimi sonuna kadar kullanmamı gerektiriyordu ve zor bir problemi çözdüğümde oldukça yoğun bir ego tatmini yaşıyordum. Fakat yaşlandıkça işin amaçsızlığına yönelik bir his beni artan oranda rahatsız etmeye başladı. Bir teoriyi kanıtladıktan sonra arkama yaslanıp düşünür ve kendi kendime şunları söylerdim, “Ne yani? Bu bana ne fayda sağlayacak? Şimdi gidip bir başka problem üzerinde çalışacağım. Ne için?” Böylece sonunda matematikten sıkıldım.

Matematik, müzik (dinlemek, çalmak, bestelemek), okumak (hafif, ciddi, kurgu, inceleme), para koleksiyonu, televizyon–bunların hepsi sonunda can sıkıntısına çıkar. Yakacak için odun kesmek ise, amacı olan bir iş olduğu için, asla can sıkıntısına sebep olmaz.

Bir diğer örnek: Kar tavşanları için sürekli olarak aynı yerde avlandım. Bu çok zor bir iştir çünkü tavşanların genellikle oldukça dik yamaçlarda avlanması gerekir. İlk avların verdiği heyecan çoktan bitmişti. Ancak yine de tavşan avlamak hoşuma gidiyor (odun kesmekten daha fazla olduğunu söyleyebilirim) ve odun kesmek gibi tavşan avlamak da bana hala sağlam ve derin bir tatmin duygusu veriyor. Eğer etsiz kalmanın sebep olacağı gerçek ve fiziksel zorluk olmasaydı tavşan avlamaktan çoktan sıkılırdım.

b) “Avcı-toplayıcıların işi zeka gerektirmez.” Avcı yaşamının bazı yanları pek zeka gerektirmez. Başka bazı yanları ise zekamızın tüm kapasitesi ile kullanılmasını gerektirir. (İnsanoğlunun büyük beyni boş yere evrimleşmemiştir.) Ancak bu zeka modern toplum için önemli olan zekadan farklıdır. Organize toplumda en çok saygı duyulan ve en faydalı zeka türü soyut, sözlü ya da sembollerin maniple edilmesi ile ilgili zekadır. (Bu benim en güçlü olduğum zeka türüdür.) Avcı yaşamında en önemli olan zeka türü sezgisel zekadır çünkü gerekli olan bilgi ve yetenekler tam anlamıyla sözlü olarak ifade edilemeyen ve aktarılamayan türdendir.

Ortalama bir avcı-toplayıcının modern bir mühendisle aynı seviyede yetenek ve bilgiye sahip olduğu söylenebilir. Fakat bu yetenek ve bilgiler oldukça farklı türdendir. Ancak ortalama bir avcının ortalama bir modern insana göre çok daha organize ve faydalı yetenek ve bilgiye sahip olduğu söylenebilir. Çünkü günümüzdeki çoğu insan (ortalama teknisyenler de dahil olmak üzere) yalnızca sınırlı miktarda yetenek veya bilgi gerektiren işler yaparlar ve çok az sayıda insan işlerinin gerektirdiği dışında şeyler öğrenir.