Saturday, July 24, 2021

Doğa Üzerine - 2 (Último Reducto)

 

Último Reducto (UR) ve D. arasında 02.02.2020 ilâ 09.06.2020 arasında gerçekleşen mektuplaşmanın Karaçam tarafından yapılmış Türkçe çevirisidir. Orijinal mektuplar İngilizce yazılmıştır. Metnin orijinaline buradan ulaşabilirsiniz. 


D: “Doğa” ve “vahşi Doğa” kavramlarını farklı şeyleri ifade etmek için kullandığını fark ettim. Bu ikisi arasındaki farkı anlamama yardımcı olabilir misin?

U.R.: Sanırım bunu daha önceki mektuplarımdan birinde cevaplamıştım.[1] Fakat burada yine bu farkı açıklamaya çalışacağım.

Doğa[2], yapay-olmayan dünyadır; yani yapay olmayan (yapay olan, “insanlar tarafından yapılan” şeylerdir) her şeydir.[3] Vahşi Doğa, yapay-olmayan ve aynı zamanda otonom (otonom olmak, “kendi dinamiklerine ve süreçlerine sahip olmak ve bunları takip etmek demektir”; daha pratik ve spesifik bir şekilde, fonksiyonları insanlar ve insan yapımı sistemler tarafından kontrol edilmeyen şeyler olarak ifade edilebilir) olan her şeydir. Bir şeyin vahşi olabilmesi için aynı anda iki şey olması gerekir: Doğal olması gerekir (yani yapay-olmayan olması gerekir; yapay-olmayan dünyanın bir parçası olması gerekir) ve aynı zamanda otonom olması gerekir. Dolayısı ile Doğa, yapay olmayan gerçekliğin (Dünya, Evren, Fizik, Kozmos ya da onu nasıl adlandırmak istiyorsan) bir parçasıdır. Vahşi Doğa ise Doğa’nın otonom olan kısmıdır.

Aşağıdaki diyagramlar bu kavramların daha iyi bir şekilde ifade edilmesi ve anlaşılmasına yardımcı olabilir:


Diyagram (A): Gerçeklik içerisindeki dört kategori ve aralarındaki ilişkiler. Gerçeklik, Doğa artı yapay dünyadan oluşmaktadır. Doğa ve yapay dünya birbirlerini dışlarlar. Doğa, (1) ve (2)’den oluşmaktadır. Yapay dünya, (3) ve (4)’ten oluşmaktadır.


Eğer bir şey ne yapay ne de otonomsa (1), Doğa’nın bir parçasıdır fakat vahşi Doğa’nın bir parçası değildir. Eğer yapay değilse ve otonomsa (2) vahşidir (yani vahşi Doğa’nın bir parçasıdır). Eğer yapay ise ve otonom değilse (3), Doğa’nın bir parçası değildir (ve dolayısı ile vahşi Doğa’nın da bir parçası değildir.) Eğer hem yapay hem otonomsa (4), Doğa’nın bir parçası değildir (vahşi Doğanın da bir parçası değildir).



Her bir durum ile ilgili örnekler:

  1. Yapay-olmayan ve otonom-olmayan: Vahşi doğada doğan, fakat sonradan yakalanan ve tutsak olarak ve/veya ehlileştirilmiş olarak tutulan vahşi bir hayvan. Budanmış vahşi bir ağaç. Kanal açılarak yönü değiştirilmiş ve/veya üzerine (insanlar tarafından) baraj yapılmış bir nehir. Seçilime tabi tutularak kesilmiş bir vahşi orman.

  2. Yapay-olmayan ve otonom: Vahşi Doğa (yani yapay olmayan ve otonom eko-sistemler; vahşi topraklar, Yaban; pek çok Doğa koruma aktivistinin söylediği şekli ile “kendi iradesi olan topraklar”). Vahşi hayvanlar (yani vahşi eko-sistemlerde doğan ve orada özgürce yaşamaya devam eden vahşi hayvanlar). Vahşi bitkiler (vahşi Doğa’da doğan ve orada otonom bir şekilde yaşamaya devam eden bitkiler).

  3. Yapay ve otonom-olmayan: Bireysel olarak ve izole bir biçimde (daha büyük teknolojik sistemlerin ve süreçlerin basit entegre parçaları olarak değil; ki aslında gerçek nitelikleri budur) alındıklarında ve değerlendiklerinde teknolojik aletler ve araçların çoğu. Yüksek derecede yapaylaştırılmış ve kontrol edilen eko-sistemler (şehirler, tarımsal araziler, bahçeler gibi örneğin). Evcilleştirilmiş[4] ya da genetik müdahalede bulunulmuş ve tamamıyla insan kontrolü altında bulunmaya devam eden (yani bir şekilde kaçmamış olan) canlılar.

  4. Yapay ve otonom: Toplumsal ya da teknolojik bir sistem ve onun gelişmesi. Bazı (potansiyel) teknolojik aletler (bazı robotlar gibi). En azından kısmi olarak genetik müdahaleye uğramış bazı canlılar (bunlara geleneksel evcil hayvanlar, bitkiler ve diğer canlılar dahildir) ve bunların insan kontrolünden kaçan bireyleri. Yapay olarak bir yere taşınmış egzotik işgalci türler (bunlar kendi başına yapay değildir fakat bir yerden bir yere taşınmaları ve sebep oldukları etkiler bakımından yapaydırlar).


Diyagram (C): X ekseni yapaylığı (ya da doğallığın tersini) göstermektedir ve otonom ve otonom-olmayan dünyalar arasındaki sınırdır. Y ekseni otonomiyi göstermektedir ve yapay (3+4) ile yapay-olmayan (1+2) dünyalar arasındaki sınırdır. Kırmızı çizgi yapay ve otonom (4) şeyler ile yapay ve otonom-olmayan (3) şeyler arasındaki sınırı temsil etmektedir. Yeşil çizgi, vahşi Doğa (otonom ve yapay-olmayan şeyler, (2)) ile otonom-olmayan Doğa (otonom-olmayan ve yapay-olmayan şeyler, (1)) arasındaki sınırı ifade etmektedir. XY düzlemi gerçeklik ya da dünyadır (1+2+3+4). Düzlemin yeşil yarısı (x eksenin yeşil ile çizil olduğu yer; Y: (1+2)) Doğa’dır (yapay-olmayan dünya). Düzlemin kırmızı yarısı (x eksenin kırmızı çizili olduğu yer; Y: (3+4)) yapay dünyadır. Sol üstteki yeşil kare (x yeşil, y mavi) vahşi Doğa’dır (yapay olmayan ve otonom dünya (2)). Sol alttaki yeşil kare (x yeşil, y mor) otonom-olmayan Doğa’dır (yapay-olmayan ve otonom-olmayan dünya (1)). Sağ üstteki kırmızı kare (x kırmızı, y mavi) otonom yapay dünyayı göstermektedir (4). Sağ aşağıdaki kırmızı kare (x kırmızı, y mor) otonom-olmayan yapay dünyayı göstermektedir (3). Kareler her bir kategorinin birbirleri ile orantılı gerçek büyüklüklerini ya da birbirleri karşısındaki gerçek coğrafi konumlarını temsil etmemektedir.

Yukarıdakiler yalnızca tanım amaçlıdır, herhangi bir değer yargısı içermeleri zorunlu değildir. Her bir kategorinin (ya da bazı kategorilerin içerisindeki özel durumların) değerlendirilmesi, onların yalnızca tanımlanmasından farklı bir meseledir ve burada bu meseleye girmedim.

Bu sınıflandırma ile ilgili de bazı ek açıklamalar getirilebilir:

Bu, vahşiliğin bazı temel kategorilerinin sınıflandırılması ve tanımlanması ile ilgili yalnızca genel bir modeldir (doğallığın ve otonominin bazı mümkün kombinasyonları ve kapsamlarını göstermektedir). Gerçekte dört kategori, iki eksenin, topyekun bir yapaylıktan tam bir doğallığa ve topyekun bir otonomiden otonominin tamamı ile yok olduğu bir noktaya doğru parçalı olmayan karmaşık bir kesişmesi ya da kombinasyonunundan oluşmaktadır ve devamlılık arz eden kategoriler ve durumlar arasında “arada bulunan” veya “geçiş noktasındaki” durumlar bulunabilir; veya hangi kategoride bulundukları tam olarak belli olmayan durumlar olabilir (mesela kısmi olarak iki kategorinin de özelliklerini gösterdiklerinden iki kategoriye birden dahil olan durumlar gibi). Ya da bazı durumlarda bir şey zaman içinde bir kategoriden diğerine geçebilir (bu durumda hangi kategoride olduğu, referans olarak alınan zaman-mekansal ölçeğe bağlı olacaktır). Daha önce üzerinde düşündüğüm ve/veya açıklığa kavuşturabildiğim tüm bu tartışmalı ve karmaşık nüansları tartışmak bu mektuptan çok daha fazla yer tutacaktır ve çok daha fazla zaman alacaktır.

Her halükarda, bana göre bu basit yaklaşım geçmiş yıllarda tanıştığım diğer insanların ortaya koyduğu yaklaşımlardan çok daha iyidir (çok daha rasyoneldir ve düzenlidir) ve bu kategorilerin varlığını reddetmekten ya da aralarındaki sınırların kaybolduğu bir bulamaç içinde onları karıştırmaktan ve/veya asgari ölçekte düzenli ve rasyonel bir sınıflandırmanın mümkün olduğunu reddetmekten çok daha iyi olduğu kesindir.

Notlar

[2] Daha önceki mektuptaki ikinci tanımın ifade ettiği anlamda Doğa. Genellikle yaptığım gibi, birinci anlamı (gerçeklik, Evren, her şey olarak Doğa) bir kenara bırakacağım ve burada üçüncü anlamla da (öz olarak doğa) ilgilenmeyeceğim; fakat özel olarak insanın özü (yani insan doğası) şimdilik ikinci anlamın içerisinde değerlendirilebilir.
[3] Tamamı ile materyalist bir duruşu benimsemediği hatırla lütfen. Yani “her şey” dediğimde “maddi ve fiziki olan her şey (yani madde ve/veya enerji) ya da maddi bir temeli olan her şeyi” kastediyorum. Maddi olmayan ya da maddi temeli olmayan her şeyi var-olmayan kabul ediyorum. Bunun metafizik bir duruş olduğunu kabul etmek gerekir. Fakat yine de, maddi temeli olmayan şeyler ampirik olarak kanıtlanamaz ya da yanlışlanamaz ve bu, metafizik bir ifade değildir.
[4] “Evcilleştirme” “ehlileştirme” ile aynı şey değildir. İlki, hayvanların ya da bitkilerin birkaç nesil boyunca yapay bir seçilime tabi tutulması ile gerçekleştirilen genetik değişimleri ifade etmektedir; ikincisinde ise böyle bir durum yoktur (“ehlileştirme”, insanlar ile birlikte olması ve onlarla birlikte yaşaması için, orijinalinde vahşi olan bir hayvanın koşullandırılması ve eğitilmesini ifade etmektedir. Yani böylece hayvanın vahşiliği, özgürlüğü ve bağımsızlığı elinden alınmakta fakat bu, bir kaç nesil boyunca üremesinin kontrol edilerek genetiğinin değiştirilmesi anlamına gelmemektedir.) Evcilleştirme uzun vadede ve tüm bir türler ve popülasyonlar üzerinde işler, ehlileştirme ise yalnızca bireyler üzerinde ve kısa vadede işler (ehlileştirilen hayvanların ömürleri süresince). Tabi ki, geleneksel evcilleştirme, bazı bireylerin çok uzun zaman önceki ehlileştirilmelerinin bir sonucudur. Ancak ehlileştirmenin, zorunlu olarak, evcilleştirmeye dönüşmesi gerekmez.