Friday, March 5, 2021

SOLCULUK: Sözde eleştiri ve sözde devrimin tekno-endüstriyel sistemdeki fonksiyonu (Último Reducto)

 

SOLCULUK:

Sözde eleştiri ve sözde devrimin tekno-endüstriyel sistemdeki fonksiyonu[1]

Último Reducto

PDF versiyonu

Tanım:

Último Reducto, takip eden değerleri temel alan herhangi bir akımı ya da toplumsal eğilimi “solculuk” olarak değerlendirmektedir: Eşitlik, genişletilmiş dayanışma, ezildiği iddia edilen belirli gruplara yönelik şefkat (bunlarla veya başka isimlerle birlikte “toplumsal adalet,” “yardımlaşma,” “kardeşlik,” “evrensel sevgi,” “barış” vb.)

Solculuk, genel olarak, modern topluma karşı gelmeye çalışmayan fakat onu “geliştirmeye” çalışan hemen hemen tüm eleştirel görünümlü akımı kapsamaktadır. Solculuk, genellikle, tekno-endüstriyel sistemi ortadan kaldırmaya çalışmamaktadır; fakat onu yukarıda sayılan değerlerle uyumlu hale getirmeye çalışmaktadır. Yani toplumu, (daha) “adaletli,” (daha) “eşit,” (daha) “şefkatli” vb. yapmaya çalışmaktadır. Ayrıca sistem ile (genelde “kapitalist,” “emperyalist,” ve/veya “patriyarkal” gibi sıfatları eklerler) mücadele etmeye çalıştığını söyleyen daha “radikal” solculuk biçimleri de bulunmaktadır; fakat bunu her zaman yukarıda bahsedilen değerler temelinde yapmaktadırlar.

Solculuk, genel olarak sol ile anlaşılan şeyi içermektedir; ancak yalnız bundan ibaret değildir. “Sol” kavramı genellikle (hemen hemen her zaman) sosyalizm (liberteryen ve anarşistler de dahil olmak üzere hemen hemen tüm versiyonları) ile eş anlamlıdır, fakat aynı zamanda sosyalist olmayan “solculuklar” da bulunmaktadır (örneğin, felsefi liberalizmden veya Hristiyan filantropisinden doğan tüm insani inisiyatifler, bazı taban organizasyonları, kimi yardım dernekleri, bazı misyonlar vb.) Aslında, günümüzde “sağ” olarak adlandırılan şeyin büyük bölümünün, en azından bazı temel fikirleri ve değerleri, “sol”un fikirleri ve değerleri ile derinlerde aynıdır.

Özelde ise solculuk, “ezildiği” iddia edilen grupların (genel olarak “anti-patriyarkacılık” ve özelde feminizm, gay “özgürlüğü,” ırkçılık karşıtlığı, göçmenler ile dayanışma, fakirlere yardım, marjinal ve dışlanmışların toplumsal entegrasyonuna yönelik inisiyatifler, işçi sınıfının, işsizlerin, engellilerin, hayvanların vb. haklarının savunulması) eşitliği ve hakları, kalkınma (genelde buraya “sürdürülebilir” eklerler), adalet, barış, “özgürlük” ve “haklar” ve genel olarak demokrasi (zenginliğin yeniden paylaşılması ile ilgili mücadeleler, uyuşturucuların “normalleştirmesi” veya “cinsel özgürlük” lehindeki akımlar, anti-militarizm, pasifizm, toplumsal “ekoloji,” –temelde saf toplumsal meselelere odaklanan ve onları tüm gerçek ekolojik problemlerin önüne geçiren sözde çevreci akımlar– ve çevreci hareketler –gerçek işlevleri, insan nüfusunun tekno-endüstriyel toplumun taleplerini başarı bir şekilde yerine getirmeye devam etmesi adına yaşanabilir bir çevrenin korunması olan akımlar–, anti-kapitalizm vb.) lehindeki kamu ya da diğer tüm mücadeleleri ve inisiyatifleri kapsamaktadır. Yani tüm “toplumsal,” “düzen karşıtı,” “protest,” “muhalif,” “alternatif,” “karşı kültür” .... olarak adlandırılan hareketleri ve aynı zamanda sivil toplum örgütlerinin büyük çoğunluğunu ve eşitliği güçlendirmeyi, (genişletilmiş) dayanışmayı ve iddia edilen kurbanları savunmayı temel alan (ki günümüzde bunlar, devletlerin ya da kurumların eylemlerinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır), resmi ya da gayrı-resmi her inisiyatifi kapsamaktadır.

Genellikle “ilerlemecilik” ve “solculuğun” eş anlamlı olduğu düşünülür ve elbette çoğu zaman bu doğrudur, fakat her zaman için değil. Eğer ilerlemeciliğin savunduğu ilerleme fikri eşitliğin ve dayanışmanın (kişinin kendisine yakın bireylerin oluşturduğu doğal referans grubunun ötesinde bir dayanışma) artması ve sözde kurbanların savunulmasının güçlenmesi ise (ki günümüz ilerlemeci akımlarının neredeyse tamamının savunduğu ilerleme anlayışı tam olarak budur) bu ilerlemecilik solculuktur. Fakat ilerlemeciliğin tüm biçimleri ilerlemenin bu insani fikrine sahip değildir: Örneğin on dokuzuncu yüzyıl kolonyalizmi, gerçekleştirdiği mezalimleri meşrulaştırmak adına, solcu ilerlemecilik ile bağdaşmayan çok daha az “zarif,” farklı bir ilerlemeciliği kullanmıştır.

Diğer yandan, solculuk genelde açıkça ilerlemeci olmasına rağmen, ilerlemeye karşı gibi görünen bazı azınlık solcu akımlar da bulunmaktadır.

Günümüzde ve birkaç on yıldır, tekno-endüstriyel toplumdaki egemen ideoloji solcudur. Kurumlar ve kitle medyası, temel solcu değerler olan eşitlik, (genişletilmiş) dayanışma ve kurbanlarla özdeşleşmeye dayanmaktadır ve bu değerleri yaymakta ve uygulamaktadır ve eskiden yalnız azınlık bir takım gruplar (o zamanın solcuları) tarafından savunulan önerileri cesaretlendirmekte ve desteklemektedir. Kurumsal propaganda, haberler, eğlence ve sanatın kitlesel formları ve benzerlerinin gözlenmesi, bunun fark edilmesi için yeterlidir. Böylece, genel nüfus bu propagandanın solcu değerlerini az ya da çok benimsemiştir.

Yine de birçok insan, bu solcu değerlerin, yalnızca azınlık fikirler olduğuna değil, eşitliğe karşı olduğunu ve onu tolere etmediğini düşündükleri mevcut modern topluma karşı çıkan değerler olduğuna da inanmaktadır. Bu inancın kendisi, solculuğun temel bir parçasıdır ve onu meşrulaştırıp yaymaktadır.

__________________________________________________________________________

[1] Kasım 2017 tarihinde İspanyolca ve İngilizce olarak Último Reducto tarafından internette yayınlanmıştır. Şubat 2021 tarihinde İngilizce versiyonundan Karaçam tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir. Orijinal metinler için tıklayınız.


Bu metin daha uzundur tamamına erişmek için tıklayınız.