[Último Reducto ve D. arasında 30.08.2019 ilâ 14.10.2019 arasında gerçekleşen mektuplaşmanın Karaçam tarafından yapılmış Türkçe çevirisidir. Orijinal mektuplar İngilizce yazılmıştır. Metnin orijinaline takip eden linkten ulaşabilirsiniz: https://ultimoreductosalvaje.blogspot.com/2020/02/intercambios-de-correspondencia-iii_29.html ]
D: Aklımda bazı (muhtemelen metafizik) sorular var:
Vahşi doğa nasıl doğal olmayan bir dünyanın doğmasına sebep olabilir? Ve böyle bir şey gerçekleştiğinde bunun “doğal olmadığını” nasıl söyleyebiliriz; çünkü gerçekte bu süreç, çok önceki bir zamanda, doğal mekanizmalar ile başlamıştır?
Daha önemlisi, birinin diğerinin “doğmasına” sebep olduğu düşünüldüğünde, doğal ve yapay arasındaki sınır nereden çizilebilir?
Vahşi doğanın yapay şeyleri dışladığını söylediğimizde tam olarak neyi kastediyoruz? “Yapay” nerede başlamaktadır? Ve örneğin “yapay bir aleti” “doğal bir aletten” ayıran şey nedir?
Ve tüm varlıklar arasında neden insanlar vahşi doğanın aşırı bir şekilde evcilleştirilmesi potansiyelini gerçekleştirebilmişlerdir?
Bu meseleler hakkındaki fikirlerini merak ediyorum.
U.R.: Sorduğun sorular tam anlamıyla metafizik değildir (yani bu soruların cevapları ampirik gerçeklerin mantıksal olarak yorumlanması yolu ile bulunabilir), ancak ona yakın oldukları söylenebilir. Bu sorular yalnızca tanımlar ile ilgilidir (gerçekliğin tanımlanması ile ilgilidirler ve onunla ilgili değer yargıları ya da değerlendirmeleri ihtiva etmezler) ve bu yüzden prensip olarak ampirik olarak çözülmeleri mümkün olmalıdır. Fakat korkarım sen de, insanların çoğu gibi, yalnızca betimsel olanı değer yargılarından ve normatif (ahlaki ya da etik) değerlendirmelerden katı bir şekilde ayrı tutmuyorsun ve ikisini birbirine karıştırarak meselenin doğru bir şekilde anlaşılmasını ve tartışılmasını büyük ölçüde zorlaştırıyorsun. Örneğin, “doğal olmayan” ifadesini kullandığında, duyduğunda ya da okuduğunda, sanıyorum yalnızca soğukkanlı bir şekilde doğal olmayan (“doğal” olan her ne ise) şeyler hakkında düşünmüyorsun, fakat aynı zamanda bir takım duygular hissediyorsun ve onun hakkında bir değer yargısında bulunuyorsun (yani “doğal olmayan”ın kötü olduğunu düşünüyorsun). Bunu da dikkate alarak sorularını cevaplandırmaya çalışacağım. Temel olarak, meselenin betimsel boyutunu onun moral ve duygusal boyutundan ayırmaya çalışacağım ve ilk olarak meselenin bu birinci boyutunu, herhangi bir değer yargısı varsayımında bulunmadan, cevaplamaya çalışacağım. En sonda ise meselenin ahlaki boyutu hakkında bir şeyler söyleyeceğim.
[Bu yazı çok daha uzundur, tamamına erişmek için tıklayın.]
